Thursday, July 19, 2012

ünlülerin sosyal medya hareketliliği ve paparazicilik

geçen gün cengiz semercioğlu ünlülerin kendi özel hayatlarını sosyal medyada ifşa ettiklerini, ileriki günlerde bu durumun onların başına bela açacağını iddia etti köşe yazısında. iddianın sebebi basit: eğer sen özel hayatına dair görüntüleri (örneğin tatil fotoğraflarını ve özellikle de sevgilinle ve bikinili görüntülerini) sosyal medyada paylaşırsan, bir gün bir magazinci seni çektiğinde "bu benim hayatım, çekme kardeşim" diyemezsin. özel hayat, sosyal medya, magazincilik ve kişisel paylaşım tanımlarını oturup bir düşünmek gerekiyor bu vesile ile.




özel hayat nerede? diye sorduğu köşe yazısında cengiz semercioğlu'nun iddiaları şöyle:


Özel hayat nerede?Instagram’dan sonra ünlülerin özel hayat savunması yapacak durumları kalmadı...
En özel anlarını kendileri fotoğraflayıp yayınlıyor artık.
Asla yapmaz dediğin, hiç ummadığın ünlü bir isim bile öyle bir fotoğrafını çekip yayınlıyor ki, şaşırmamak elde değil.
Twitter ünlülerin kimyasını bozmuştu...
Instagram altüst etti...
“Bu benim özel hayatım” diyen ünlüler, özel hayatlarını kendi elleriyle paylaşmaya başladı.
Yarın öbür gün başkaları özel hayatlarına girdiğinde söyleyecek sözleri kalmadı, farkında
değiller.
twitter çıkınca ünlülerin delirdiği doğrudur. bir kısmı bunu reklam aracı olarak gördü, soyundu. kimisi ona buna sataşmak için kullandı, ekşimiş şöhretine biraz daha berbat kokular ekledi. bazıları var fanlarım fanlarım diye inliyor. kimileri sevenlerimle buluşuyorum diyor. bir kısmı röportajlarda kırpılıyor, burada gönlümce yazıyorum diyor. ama bu ünlüler arasında senin benim gibi insanlar da var. arkadaşlarıyla çıktıklarında, sevindiklerinde, üzüldüklerinde, beğendiklerinde ya da keyifsizliklerinde mesaj yazıyorlar, fotoğraf, şarkı, film önerisi ya da politik görüşlerini paylaşıyorlar. takipçi olarak bundan hoşlanırsınız ya da hoşlanmazsınız, tamamen size kalmamış. ama şu bir gerçek ki twitter tanımadığımız insanları bize tanıdık kıldı. ekranda gördüğümüz birçok ismin aslında nasıl boş olduğunu anladık. ya da küçük bir rolle ismini duyurmaya çalışan aktris kızın derin dünyasından haberdar olduk. dedim ya, takip etmek size bağlı. bazı mesajların ya da paylaşımların insanı hayrete düşürmesi için paylaşan kişinin illa da ünlü olması gerekmiyor ayrıca. kişinin oto-sansür yeteneği yoksa, neylesin ünlüsü ünsüzü.

gelelim sosyal medya - özel hayat - magazin üçlüsüne. twitter TR gündemine ilk girdiği günlerde magazin sayfaları hiçbir kaynak göstermeksizin ünlülerin paylaşımlarını haber gibi yayımlıyorlardı. sonra hürriyet magazin twitter günlüğü diye bir köşe yaptı. ünlülerin tweetlerinden seçmeceler hazırladı her gün. yeni yeni "sanatçı bilmem kimin twitter sayfasında duyurduğuna göre.."  girizgahlı haberler başladı. sosyal medya magazin'i öldürür mü? bence öldürmez. iyi bir stalker magazinci takipleriyle birçok şeyi çözebilir. bu noktada paylaşan kişinin tek bir laf etmeye hakkı yoktur tabii. bir de gittiğin mekanı yazarsan gelip sorarlar sana çıkışta kameralarla. ama zaten artık kimse "ay beni burada nasıl buldunuz?" yalanını yemiyor. rahat olun. fotoğraf paylaşma konusuna gelince. bu kişinin tamamen kendi insiyatifindedir ama magazincinin habersizce çektiği fotoğraflarla, kişinin kendisinin bilinçli yüklediği fotoğrafları aynı kefeye koymak elma-armut toplama hesabına benzer. (dipnot: burada bilinç genel anlamıyla kullanılmıştır, kişinin bilinç seviyesi konu dışıdır.)

instagram'a yüklenen fotoğrafların benim gözümde özel bir stüdyoda ya da röportajda çekilen fotoğraflardan farkı yok. gene kişi kendi seçiyor, kendi beğendiği fotoğrafı koyuyor sosyal medyaya. magazincinin çektiği ağzı burnu kaymış, erkek egemen magazin dünyasının ağzının suyunu akıtan selülitli fotoğraflarla bir tutulabilir mi?

kısaca: birinin özel hayatına habersizce girmek başka, birinin özel hayatından fotoğrafları kendi isteğine göre paylaşması başka bir konu. sapla samanın karıştırılmadığı magazin dolu günlere esenlikle.. 

1 comment:

süpertramp said...

magazinin kendisi bile yeterince saçma