Monday, March 26, 2012

doğum günlerini hatırla, ölüm günlerini unutma

klasiktir, bir ajanda aldığımızda yaptığımız ilk şey yakınlarımızın doğum günlerini yazarız hemen. kutlamayı unutmamak gerekir. sonra arkadaşların evlilik yıldönümleri eklenir, tabii bir de çocuklarının doğum günleri. arada ölümler olur, kısa bir baş sağlığı mesajı gönderilir, cenazeye gidemicek kadar yoğundur ne de olsa herkes, ama onlar kayda geçirilmez. önemli olan doğum günlerini hatırlamak, ölüm günleriniyse unutmaktır.


ölümün kutlaması mı olur, saçmalama diyebilirsiniz bana. olmaz tabii. ama anması olur. bizim ailede olur en azından. toplanır yemek yeriz biz. babam öldüğünden beri her sene yemek yapardı annem. rakı sofrası kurulurdu. sonra baktık ki insanlara zor geliyor bu gidip gelmeler, kimsenin aslında umrunda değil, zoraki olarak katılıyorlar, bu sene vazgeçti annem. çekirdek ailem dediğim insanların dışında kimse de gelmedi zaten. kimse de aramadı beni.

doğum günlerini facebook haber veriyor, herkes birbirinin duvarına yazıyor. geçen sene babamın ölüm gününde ben de bir fotoğraf koymuştum, hemen beğenmişti insanlar. bundan birkaç gün önce bir arkadaşım da geçtiğimiz haftalarda yitirdiği anneannesinin fotoğrafını koydu, insanlar onu da beğendi. ironisi apaçık ortada duran durumu ben bir kez daha anlatıp insanları iyice komik duruma düşürmek istemem ama ölen birinin fotoğrafını gördüğünde insanların acısını beğenen bir toplum olduk biz... beğenerek acısını paylaştığımızı düşünen anlamsız bir insan kalabalığı. görüştüğünde iki kelam edip başın sağolsun demekten aciz, ama sanal ortamda kahraman.

çocukları olduğunda gidip görmediğimiz için alınan insanlar var. (ki bana çok anlamsız geliyor. sanki o çocuğu çevresi için doğurmuş gibi.) mazeretler doğum günleri için geçerli değildir, ölüm günlerindeyse toplantı olur, birkaç saatliğine bırakılamayan bir yönetici olur.

bu yazdıklarımı okuyan biri benim alındığımı düşünebilir. oysa hiç huyum değildir. üstelik bu yazının da amacı o değildir. ben sadece insanların ölüm karşısında yaşadığı yalnızlığı belirtmek isterim. cenazenin ilk anından itibaren dağılacağını bildiğim kalabalık gittiğinde ben hiç şaşırmadım. biz, çekirdek ailem, ablam, annem, anneannem, teyzem ve kuzenim başbaşa kaldığımızda hiç şaşırmadık.

siz de şaşırmayacaksınız.
çünkü belki herkes evlenmeyecek, çocuk sahibi olmayacak ama hayatında birileri yitip gidecek.
ölümle henüz tanışmayanlar için iki dileğim var: biri, umarım olabildiğince geç tanışırsınız; iki, umarım tanışırsınız. eğer hiç tanışmazsanız kimseyi kendinizden daha çok sevmemişsiniz demektir.


No comments: