Thursday, February 23, 2012

mehmet barış'ı seviyor. ben de...


istanbul ilginç bir şehir. gündüz anti-militarist bir film izleyip, akşam kendinizi asker kutlamalarının ortasında bulabiliyorsunuz. kutlamalar bitene kadar yolun ortasında arabanın içinde bekliyor ve izlemek dışında hiçbir şey yapamıyorsunuz.

dün beyoğlu'nda bir toplantım vardı. ondan önce SALT'a uğrayıp !f İstanbul Film Festivali'nde gösterilen yönetmen Aydın Öztek'in "Çürüğüm, Askerim, Reddediyorum" filmini izledim. (gösterimin ardından bir panel de vardı, ancak toplantı dolayısıyla ben kalamadım.)

2009 yapımı film, 
Eşcinsellik ve eşcinselliğe ordunun bakış açısını, eşcinsel perspektifinden irdeliyor. Eşcinselliğin ordu tarafından hastalık olarak görülmesi, eşcinsellerin bu durumu değerlendirip çürük raporu almaları, çürük raporu almaktan çekinip askerlik yapmaları veya vicdani retçi olmaları? Ordunun eşcinselliğe, eşcinsellerin askerliğe nasıl baktıklarına dair bir belgesel.
film birçok tanığın görüşünü aktarıyor izleyiciye. ben en çok devletine aşık memleketim insanlarıyla yapılan sokak röportajlarını beğendim. vicdani ret sorulduğunda bir adam "iyi de kim yapacak askerliği o zaman. bu devlet o kadar zengin değil ki..." diyordu.

akşam yorgun argın eve dönerken, üsküdar'dan beylerbeyi'ne geçilen köprünün altında dolmuş durdu bir anda. neler oluyor diye kafamı kaldırdığımda köprünün altında bir grup insanın koşturduğunu gördüm. "asker uğurlaması" dedi sonra biri dolmuşta. o sırada havada uçuşan adamları gördük. havaya atıp tutmaca.. "aman askere gidemeden şurada şehit olacak" dedi dolmuştan biri. diğeri "böyle yolu kesmeye hakları var mı?" diye sordu, "burası türkiye" diye yanıtladı öteki.

sonra arabalarına doluştular, hiçbir şey olmamış gibi kornalar, bağrış, çağrışlarla yollarına devam ettiler. dün gece bazıları kahraman olarak gittiler uykularına. türk devletini korumaya askere gidiyorlar... birliğe teslim oldukları an, dört yanı çevrili ezbere geçen günler, komutandan işitilen ilk azar, ellerine silah almaları, dağa çıkıp günlerce yürümeleri, ne uğruna olduğunu bilmeden birilerini öldürmeleri ya da öldürülmeleri... yiten yaşamların, boşlukta asılı kalan hayallerin ardından "vatan sağolsun" dememeyi başarabilmek belki de bu kahramanlık kostümünden sıyrılabilmek.

bu süreç zor, hem de çok zor. neler olmuş, kimlerin başına neler gelmiş diye merak ederseniz barış için vicdani ret platformu'na uğramanızı öneririm.


İnsanız, Vicdanlıyız, Reddediyoruz..! ile  goruntugoruntu

bu yazının başlığında da yer alan, vicdani ret kampanyalarının simgesi haline gelen "Mehmet Barış'ı Seviyor", Çıplak Ayaklar Kumpanyası tarafından sahnelenen bir eser;
"Mehmet Barış'ı Seviyor", Mehmet Tarhan'dan etkilenerek hazırlanmış bir eserdir. doğrudan Tarhan'ın öyküsünü değil, her tarafımızı sarmış olan militarizm, şiddet, izlenme, fişlenme ve bu coğrafyadaki savaşlarda hayatını kaybetme, "ne için kim için ölmek?", "kimi ne için öldürmek" sorularını hatırlatmak için tasarlanmıştır. 


mehmet barış'ı seviyor from ciplak ayaklar kumpanyasi on Vimeo.

No comments: