Saturday, January 28, 2012

aylak zamanların başlangıcı

kurumsal hayata bir süreliğine ara verdim...
(bir gün gene başlayabileceğim ihtimalini göz önünde tutuyorum, veda ettim diyemiyorum.)
uzun zamandır kafamda evirip çeviriyordum, "tamam, yaptığım işi çok seviyorum, zaten bunu yapmak için okudum onca yıl, ama..." diyordum. hep eksik bir yan kalıyordu. zamanın yapmak istediklerime yetmemesi. daha çok okumak, izlemek, dinlemek, daha çok insanla tanışıp yeni şeyler öğrenmek ve en nihayetinde yazmak istiyordum. ne zaman çıkıp "işi bırakıyorum" dedim, herkesi bir endişe sardı, "iyi de ne yapacaksın?"




temelinde ekonomik kaygılar vardı. sanki ben bu kararı alırken bunu düşünmemişim gibi herkes bana bunu soruyordu. "aylık temel gelirimi biliyorum, giderimi de ona göre ayarlarsam yaşar giderim. alternatif yollar var hem yazarak para kazanabileceğim, onları deneyeceğim" dediğimde bir hayal dünyasından bahsediyormuşum gibi baktılar.

sonra "sıkılırsın" uyarıları gelmeye başladı. çünkü kurumsal bir işin olmaması, direkt boş zaman demek ve o zaman anladım insanlar boş zamanlarında ne yapacaklarını bilemiyorlar. "niye sıkılayım, okuyamadığım bir sürü kitabım var, yazmak istediğim makaleler, izlemek istediğim filmler... ayrıca yazarak para kazanacağım işlerin peşine düşeceğim, vakit nasıl yetecek, onun derdindeyim ben" dediğimde bahaneler gibi geliyordu insanlara. "görürüz biz seni" bakışını aldım her seferinde.

ben kararımı vermiş mutlu mutlu gezinirken insanların da kendilerini sorguladığına şahit oldum, "ben ne yapacağım peki?" diyorlardı. herkes kendi geleceğinin kaygısına düşmüştü. (zaten hep öyle olmaz mı, biri gözünün önüne koyana kadar öteleriz aklımızı kurcalayan düşünceleri.) şartlarından memnun olmayan pek çok insanın "iyi ama gene böyle, şimdi başka ne iş yapacağım" dediğini duydum hep. biraz korku, biraz konformizm. beni desteklemelerine rağmen, biraz da anlam veremediklerini gördüm.


oysa ben benjaminia ruhuna kapılmışım. gezmek (fiziki olması şart olmadan), gezerken bilerek kaybolmak peşindeyim. oradan oraya savrulmak, zamanı planlarken aslında planlamıyormuş gibi yapmak. (ya da tam tersi.)

türkçe'ye çevrildiği zaman anlam kayması yaşayan aylak zamanlarımın başlangıcı bugün. aylaklık benjamin'in en temel kavramlarından biri. ama benjamin'de aylaklık "boş gezenin boş kalfası" değil, bilinçli gezgin olmaktır. işte ben o yüzden bilinmezliğe doğru yelken açtığım bugünlerin keyfini çıkarma peşindeyim.
bir sonraki kurumsal hayata kadar. (olabildiğince erteleyeceğim zamanlara kadar...)

No comments: