Sunday, September 12, 2010

Çevrimiçi Savaşlar: Mark Zuckerberg ve Facebook

[Facebook’a Hoş Geldin]

Facebook çeşitli üniversite öğrencilerini sosyal ağlarla bir araya getiren çevrimiçi bir rehberdir.

Facebook’u şunları yapmak için kullanabilirsiniz:

Okulunuzda okuyan kişileri aramak;

Kimlerle aynı sınıfta olduğunuzu öğrenmek;

Arkadaşlarınızın arkadaşlarını görmek;

Sosyal ağınızı görüntülemek.


Kaydolmak için, aşağıdaki bölümü tıklayınız. Kaydolduysanız, giriş yapabilirsiniz. (s.80)



4 Şubat 2004’te Harvard Üniversitesi Kirkland öğrenci yurdunda Mark Zuckerberg hazırladığı internet sitesini arkadaşı Eduardo Saverin’e gösterdiğinde böyle yazıyordu sayfada.

Peki Facebook gerçekte neydi, ne için kurulmuştu ve sonra neler olmuştu?

Yakında sinemada filmini (The Social Network) de izleyebileceğimiz “Kazara Milyarder” isimli kitapta Ben Mezrich bu soruları yanıtlamaya çalışıyor. İki arkadaşın yollarının nasıl kesiştiğini, süreçte hangi rolleri üstlendiklerini, Facebook fikrinin ortaya nasıl çıktığını ve bir başarının arkadaşlıkları nasıl yok edebildiğini tartışıyor.

6 yıllık hikayeyi birkaç cümlede özetlemek elbette ki mümkün değil. Zaten bu hikayeyi okuyabileceğiniz, yukarıda bahsettiğim kitap dahil, birçok mecra varken bu yazının amacı da o değil. Bu yazı, bu satırları okuyan hemen hemen herkesin de bir sayfasının olduğu Facebook sitesinin temel amacının ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Eğer bu amacı anlayabilirsek, bugün insanların saatlerini harcadıkları bu sitenin kullanımını da değerlendirebiliriz. Bu yazı, bu satırları okuyan hemen hemen herkesin bir parçası olduğu sosyal medya bağımlılığının arkasında yatan felsefeyi anlamaya çalışıyor; neden sürekli statümüzü güncelliyor, profil fotoğraflarını değiştiriyor ve fotoğraflarımızı bu sitede paylaşıyoruz? Dikizlediğimizi biliyoruz ve dahası dikizlendiğimizi biliyoruz. Böylece mahremiyetin ortadan kalktığını, internet sayfasına konulan hiçbir şeyin evrende yok olmayacağını da biliyoruz. Bizi Facebook’tan uzaklaşmaktan alıkoyan ne?


Ben iki olguyla açıklayabildiğim iki unsur tespit edebildim ki bunlardan biri zaman ve mekan, diğeri de bireylerin utangaçlığı ve de üşengeçliği.

Bugün o kadar çok şeyle uğraşıyoruz, gün içinde o kadar çok uyarıcıya cevap vermek zorundayız ki bir de çıkıp sosyalleşecek vaktimiz olmuyor. Hepimizin programları çok yoğun; aynı anda birkaç şeyle birden uğraşmak zorundayız ve her birinde en iyisi olmak için çok çalışmak zorundayız. Öte yandan, küreselleşme hepimizi dünyanın başka uçlarına serpiştirdi. Birbirimizi bulabileceğimiz, birbirimizden haber alabileceğimiz, yapacağımız güncellemelerle aranın açılmasına izin vermeyeceğimiz yegane yer oldu Facebook.

Bize yepyeni bir insan olma imkanı, sonsuz özgürlük sağlayan Facebook utangaçlık ve üşengeçlik için de bir çare. Karşı cinsten birini gördüğünde lal olan kişi ekran başında kendini rahatça ifade edebiliyor. Kimi zaman hile yapıyor başkalarının cümlelerini yazıyor statüsüne ya da fotoğraflarını koyuyor profil resmine ama sonuçta “kazanabileceğine” dair bir umut taşıyor. Her zaman hilekar olmasına da gerek yok, Facebook sağladığı çeşitli uygulamalarla, video ve haber paylaşımı gibi, kendinizi olduğunuzdan daha “cool” gösterebileceğiniz bir alan.
Bütün bunları evinizde oturup klavyenin başında soğuk biranızı içerken yapabiliyorken giyinip sokaklara çıkmanın ne anlamı var? Özellikle de amacınız sadece karşı cinsle flört etmekse, Facebook size her şeyi bedava ve koşulsuz sunuyorken, sokaklarda para harcamaya ve çeşitli kurallara uymaya ne gerek var?


Taylor ve Cameron Winklevoss kardeşleri, “Kazara Milyarder” kitabında, Facebook fikrini Mark’ın aklına sokan kişiler olarak görüyoruz. Bu ikiz kardeşler Harvard kürek takımındalar ve çok yoğun antreman programları var. Dolayısıyla sosyal yaşamları üye oldukları okul kulübü dışında sıfıra yakın ve bu durumdan kurtulmak için Harvard Connection isimli bir site kurmak istiyorlar. Mark’ı da bu sitenin yazılımcısı olarak görevlendiriyorlar. Mark onları oyalarken Thefacebook.com’u Eduardo’nun finansal desteğiyle kuruyor. Bu siteye üye olmak için harvard.edu ile biten bir mail adresinizin olması gerekiyor. Dolayısıyla ilk başlarda Facebook sadece Harvard öğrencilerine yönelikti. Talep artınca site önce diğer Amerikan üniversitelerine, daha sonra da liselerine açıldı. Bugün dünyanın 3. Büyük ülkesi olabilecek denli nüfusa sahip olan Facebook felsefesini Winklevoss kardeşlerin Harvard Connection sitesini tanımlamalarında bulmak mümkün aslında:

Taylor ve Cameron, Harvard’ın seçkin öğrencileri olarak üniversitedeki sosyal hayatın ne denli sıkıcı olduğunun farkındaydılar. Kendileri gibi kızlarla tanışmaya hazır erkekler asla yeterince kızla tanışacak fırsatı bulamıyorlardı, çünkü onları kampüste popüler yapan işlerle uğraşmak zorundaydılar. Sosyal hayatı renklendirmeye yönelik bir web sitesi bu sorunu çözebilir, kızlarla erkeklerin tanışabileceği bir ortam yaratabilirdi. (s.32)

Winklevoss kardeşlerin hayallerini Mark gerçekleştirdi ve Silikon Vadisi’nin gözde çocuğu oldu ve 25 yaşında da dünya zenginler listesine girmeyi başardı. İdolü Bill Gates gibi Harvard’ı bıraktı ve kendini tamamiyle bu siteye adadı. Site onun için arkadaşlarından da önce geliyordu.
Bugün Facebook birçok kişi için arkadaşlarından da önce gelmiyor mu? Yüklediğiniz bir fotoğraf ya da videonun kaç kişi tarafından beğenileceği, kaç kişinin bunu paylaşıma sokacağı, yorumlarınızın kimler tarafından takip edildiği arkadaşlıklardan daha önemli oldu.

Kampüs hayatını çevrimiçi dünyaya taşımayı hedefleyen Facebook kampüs hayatını sıfıra indirdi neredeyse. Facebook’un yarattığı bu çevrimiçi sosyal medya çılgınlığı diğer birçok sitenin kullanımını da arttırdı. Hem kullanıcı sayıları arttı, hem de sitelerin kullanıcılara sunduğu uygulamalar.


Bugün sadece Facebook’la sınırlı değil sosyal medyada görünürlüğümüz, karşı cinsle flörtlerimiz, liderlik denemelerimiz. İlk başta, herkesin fikrini özgürce anlattığı bir alan olarak, bloglar girdi işin içine. Daha sonra da mikro-blogging olarak Twitter. Tanımadığımız takipçiler kazandık hepimiz. Gerçek hayatta hiç görmediğimiz ama başımıza gelen hikayeler vasıtasıyla sürekli olarak yazıştığımız takipçiler listemiz oldu. Farklı alanlardaki görünürlülüğümüzü farklı alanlarda verdiğimiz linklerle destekledik. Burada bir şey yazıyorsak, otomatik olarak orada da çıkmasını sağladık. Çevrimiçi savaşlar yaşadığımız günümüzde temel sorunumuz en çok hangimizin göründüğü, en çok hangimizin fikrinin görüneceği, en çok hangimiz beğenileceği, en çok hangimizin fikrinin paylaşıma sokulacağı oldu.

Mark Zuckerberg’in adını duyurduğu ve Harvard’da ün kazandığı ilk site Facebook değil, Facemash aslında. Harvard Üniversitesi’nin bilişim sistemindeki açıklardan yararlanarak bütün öğrencilerin fotoğraflarını korsan yollarla indirdikten sonra bu siteye yüklemiş ve kız öğrencilerin fotoğraflarını oylamaya açmıştı. Oylara göre kampüsün en güzel kızları listesi oluşuyordu. Kızlardan yana dertli olduğu bir gecede hazırlamaya başladığı ve bütün hazırlık aşamasını blog sitesinde dakika dakika duyurduğu Facemash sitesini şöyle açıklıyordu Mark:

Buraya görüntümüz sayesinde mi dahil olduk? Hayır. Peki, görüntümüzle ilgili bir değerlendirmeye tabi tutulacak mıyız? Evet.

Facebooktan, bloglara, oradan twittera ve daha başka sosyal medya sitelerine doğru yol alırken çevrimiçi savaşlar görüntülerden cümlelere geçildi. Artık insanları dış görünüşleri için değil fikirleri için takip ediyoruz. Hatta “twitter sadece yediğiniz içtiğiniz şeyleri yazmanız için yok, boş boş şeyler yazmayın” diye birbirimizin yazı alanlarına ve tercihlerine müdahale ediyoruz. Dolayısıyla sosyal medyada var olan görünürlük savaşlarına dair şu soru takılıyor aklıma bitirirken:

Buraya fikirlerimizle mi dahil olduk? Hayır. Peki, fikirlerimizle ilgili bir değerlendirmeye tabi tutulacak mıyız? Evet.

"Kazara Milyarder" bugün içinde bulunduğumuz sosyal medya çağının felfesini ve yaradılışındaki acımasızlık ve gözükaralığın anlaşılması için okunması gereken bir kitap. Sonuna eklenilen Yardımcı Kaynaklar listesiyle okumalar da çoğaltılabilir. Meraklılara önerilir.

Kazara Milyarder
Ben Mezrich
Doğan Kitap, Eylül 2010, 208s.

Notlar:
1. Mark Zuckerberg'in kendi Facebook sayfası var. Gelişmelerle ilgili haberler yer alıyor.
Takip için: Like Mark Zuckerberg

2. "The Social Network" filmi ekimde vizyona giriyor.
by David Fincher


THE SOCIAL NETWORK trailer 1 (David Fincher) 15-10-2010
Yükleyen myfilm-gr. - Tüm sezonlar ve tüm bölümler

No comments: